Minik bir diyalog. Sholem Aleichem'i anarak.
dizi
Boş Zaman Tavsiyeleri
Hatırı sayılır bir aradan sonra yeniden merhaba! Ayrı düştüğümüz vakitler, hızlı hızlı yazmakla ve yazdıklarımı ilgililere sunmak amacıyla yaptığım şehirlerarası seyahatlerle geçti. Ancak öncesinde ve sırasında boş vakitlerinizi değerlendirmeniz için önereceğim bir şeyler buldum elbette.
Ne İzledim?
Geçtiğimiz hafta DOT'un (DOTKANYONDA) "Bunu Ben De Yaparım" adlı oyununu seyretme fırsatı bulduk ve tek kelimeyle bayıldık. High Fidelity, Fever Pitch, Slam ve About A Boy gibi kitapların (şahsen pek sevdiğim) yazarı Nick Hornby'nin eserini Melisa Kesmez ve Serkan Salihoğlu başarıyla uyarlamış. Tek kişilik oyunun esas kahramanı ise bir saat boyunca soluksuz bir performans sergileyen oyuncu İbrahim Selim.
Oyun, Dave adında bir kapı güvenliğinin çok tartışmalı bir eserin sergileneceği sanat galerisinde başladığı yeni işinde yaşadıklarını anlatırken son zamanlarda izlediğim en güçlü altmetin üzerinden sanat/sanatçı/sanatsever ilişkisi, sanat eserinin yorumlanması, muhafazakarlık, sansür, hatta aile ve sınıf gibi temaları tatlı tatlı işliyor.
En az bizim kadar memnun ve zihni kurcalanmış olarak ayrılacağınıza inandığımdan kesinlikle gidin ve bir saatlik bu oyunu izleyin diyorum.
Ne Okuyorum?
H.P. Lovecrat: The Complete Fiction. Kargocudan teslim aldığım andan itibaren elimden bırakmadan okumaya başladım. Barnes&Noble etiketiyle, koleksiyonlara layık bir kapak ve ciltle piyasaya çıkan derlemede lise ve üniversite yıllarında bir çırpıda giriştiğimiz Deliliğin Dağlarında, Dunwich Dehşeti ya da Cthulhu'nun Çağrısı gibi ünü kıtaları aşmış hikayelerin yanı sıra The Hound, Azathoth ve hatta Lovecraft'ın henüz çocuk yaşta yazdığı The Beast in the Cave gibi kısa öyküler de bulunuyor.
D&R'dan edinebileceğiniz kitabın İngilizce olduğunu hatırlattıktan sonra herkesin kütüphanesinde bulunması gerektiğini düşünerek şiddetle tavsiye ediyorum.
Haftanın Kötüsü
Bu hafta The A.V. Club'da yayınlanan bir makale sayesinde memleketimizde de pek popüler olan dizi How I Met Your Mother'dan doğan ancak ekran yüzü göremeden yitip giden How I Met Your Dad projesinin senaryosuna göz attım. Makale, senaryoyu kıyasıya eleştiriyordu ki okuduktan sonra bu eleştirilere katılmamak mümkün değil.
Başarılı HIMYM'in yapımcıları Craig Thomas, Carter Bays ve Emily Spivey tarafından kaleme alınan pilot bölüm senaryosu hem içinden çıktığı fikre (spin-off) hiçbir yenilik getirmeden kopyalıyor hem de tüm karakterler derinliği olmayan bir klişeler takımı gibi bir araya getirilmiş. Şakaların kalibresi açısından da kötü bir kopya. Kanal da böyle düşünüyor olmalı ki pilot bölümün yeniden yazılıp çekilmesini istemiş. Ancak Spivey ve arkadaşları dizi garantisi almadan pilotu yenilemeye yanaşmayınca proje suya düşmüş. Açıkçası, isabet olmuş. Göz atmak isteyenler senaryoyu aşağıdaki bağlantıdan indirebilirler:
How I Met Your Dad Pilot Bölüm Senaryosu
Evet, bana ayrılan sürenin sonuna geldim. Bir sonraki gönderide, yani Senaryo 101 serisinin üçüncü bölümünde görüşmek üzere!
Boş Zaman Tavsiyeleri
Merhaba,
Çınarın Gölgesinde projesiyle cedelleştiğim yoğun bir haftaydı ama yine de sevdiğim ve sevmediğim şeyler izlemeyi başardım.
Ne İzledim?
Gişede müthiş bir açılış yapmış, aylardır tanıtılan Batman vs Superman: Dawn of Justice (Adaletin Şafağı) filmine eksik kalmamak için gittim. Ancak neredeyse hiçbir beklentim olmamasına rağmen yine de hayalkırıklığına uğratmayı başardı film. Notum 5/10.
Yaklaşık 400 milyonluk maliyetiyle özel efektli filmlerin ustası Zack Snyder'ın yönettiği, Chris Terrio (Argo) ve David S. Goyer (Blade, Batman Begins, The Dark Knight) gibi iki yüksek profilli senaristin kaleminden çıkma film gişede ne yaparsa yapsın beyazperdede DC'nin, Marvel'ın yapabildiklerinin yanına yaklaşamayacağının kanıtı gibi. İngilizce plot hole denen senaryo açıklarının kol gezdiği, karakterlerin bir türlü derinleşmediği filmin özellikle son perdesi epilepsi hastalarını öldürebilecek bir efekt zulmünden ibaret. DC ile Marvel'ın ayrıldığı nokta da bu oluyor sanırım. Son Avengers hariç, Marvel para dökülmüş prodüksiyonun yanına karakter ve öykü de koymayı biliyor. DC ise karanlık bir film yapmak için yola çıkarken çok hızlı kamera hareketleri, patlama, ışık ve gürültü karmaşası içinde öyküyü kurban vermiş. Ancak Ben Affleck'in Batman'i olgun Bruce Wayne'i resmeden çizgi filmlere cuk oturmuş, hakkını teslim etmeliyim.
Filmle ilgili bir diğer rahatsızlığım ise gelecek DC karakterlerinin neredeyse zorla filmin içine sokulduğu, reklam kuşağı gibi duran sahnelerdi. Aqua Man evet, Flash'tan ise hiç umudum yok. Ancak bu noktada Marvel'ın sinemada DC'ye kurduğu (ki DC belli ki kamera arkasındaki Snyder, Terrio, Goyer üçlüsüyle filmlerine devam edecek) üstünlüğün televizyon söz konusu olduğunda el değiştirdiğini düşünüyorum. Zira DareDevil'ı bir kenaray ayırarak, Flash, Gotham ve Arrow dizileri rakibin işlerinden daha başarılı.
Bu hafta severek izlediğim yapım ise TRT 1'de denk geldiğim Baba Candır adlı dizi oldu. Elbette Kore uyarlaması. Uyarlama senaryo Tayfun Güneyer'e ait. Kore uyarlamalarının neden tuttuğuna dair birkaç sözüm var ama başka bir yazıya saklayayım. Elbette Baba Candır da yerli dizilerin ortak problemi uzunluktan muzdarip ancak çoğu sahnesinde güldürmeyi ya da gülümsetmeyi başardı. Aslan payını her daim komik olmayı başaran Uraz Kaygılaroğlu'na teslim ediyorum. Müthiş. Melis Tüzüngüç de dizinin diğer dünyasını çekip çeviriyor. Yerli dizi sevenlere tavsiye ediyorum.
Nereye Gitmeli?
Malum, 35. İstanbul Film Festivali yaklaştı, biletler de satışa çıktı. İKSV sağ olsun, 7-17 Nisan tarihleri arasında izleyecek birçok güzel filmimiz var. Ben de biraz bakındım, kendime ve size tavsiye edebileceğim birkaç film seçtim. 11 Dakika, İblis ve Midnight Special'a gitmeyi düşünüyorum. Biletler için tıklayın.
Duyuru!
TSL nam-ı diğer The Script Lab, senaryo ile ilgilenenler için belki de en derli toplu internet kaynağı. Daha önce TRT TV Filmleri projesi kapsamında TRT ile işbirliği yaptıklarını da hatırlıyorum. Benim de şahsen pek sevdiğim, ara ara buradan yayınladıkları e-kitapları da paylaşacağım bu güzel insanlar şimdi TSL University adı altında bir internet girişimi daha başlatıyorlar. Amaçları çok cüzi fiyatlara, herkesin ulaşabileceği çevrimiçi eğitimler, e-atölyeler ve dersler sunmak. Şimdi bu hayallerini geçrekleştirebilmek için yardıma ihtiyaç duyuyorlar ve bir KickStarter projesi başlattılar. Ben sıramı savdım, desteğimi verdim, şimdi sizden ricam elinizden geldiğince projeyi desteklemeniz. Projeye destek olmak için aşağıdaki görsele tıklayarak KickStarter kampanya sayfasına ulaşabilirsiniz:
Haftaya yeni ofise taşınıyorum. Görüşmek üzere, hayatta kalın.
Melih