sinema

Senaryo 101/3

Merhaba, Senaryo 101 yazılarına uzun bir aradan sonra nihayet dönüyorum. Oldukça yoğun ve belli ki bir süre daha böyle devam edecek iş fırsatlarına yalın kılıç girişince biraz erteledim yazıyı. Konumuz, söz verdiğim üzere, senaryo yazım programları. 

Senaryo programları, Amerikan formatında sektör standartlarına uygun olarak yazmanıza imkan tanıyan, ikincil özellikleriyle de hikayeleme, tretman yazma, indeks kartları oluşturma ve hatta bazı durumlarda yapım ve yapım sonrası süreçlerde de kullanılabilen güzide yazılımlar. Piyasada farklı fiyatlandırılmış onlarca senaryo programı, bu yazılımlardan ayrı olarak Office için geliştirilmiş hazır şablonlar mevcut. Aşağıda bu yazılımlar içinden deneyip kullanılabilir olduklarına kanaat getirdiklerimi kısaca tanıtacağım.

Senaryo Programları

Yazıda şu senaryo programlarını değerlendiriyorum:

Final Draft/Scrivener/Save the Cat!/Celtx/Fade In/Highland

Final Draft/Scrivener/Save the Cat!/Celtx/Fade In/Highland

Final Draft

Elbette sektörün tartışmasız lideri Final Draft ile başlamak gerek. ABD sinema ve televizyon profesyonellerinin ilk tercihi FD, bir senaryo programından beklediğimiz ve rakiplerinde bulunmayan birçok özelliğe hatta daha fazlasına sahip. Kusursuz bir müşteri desteği sunuyorlar ve en mühimi düzenli olarak büyüyen şablon arşivleri çok faydalı. Geçtiğimiz günlerde Blake Snyder'in "beat sheet"leri üzerinden yayınladıkları şablon buna en güzel örnek.

FD, 2016 başında, kuruluşunun 25. yılında önde gelen prodüksiyon yönetimi şirketi Cast&Crew tarafından satın alındı ki bu yazılımın daha da gelişeceğinin garantisi. En pahalı senaryo programı olsa da her kuruşun hakkını verdiğini söyleyebilirim. Ülkemizde de kullanımının giderek yaygınlaşması başka bir artısı. Ancak Türkiye mevzubahis olduğunda büyük bir sorun da mevcut. Final Draft'in sektör standartı fontu Courier, Türkçe karakterleri desteklemiyor. Windows makinalarda yüklü Final Draft için sorunu TR America adlı fontu indirmek suretiyle (standarttan saparak) çözmek mümkün olsa da OSX yani Mac kullanıcıları için bu çözüm de fayda etmiyor. Özetle Mac kullanıyorsanız, FD 9 itibariyle Türkçe karakterle yazamıyorsunuz.

Fiyat: Yaklaşık 200 dolar

Not: 9.5/10

Celtx

Ülkemizde çok yaygın olarak kullanılan Celtx'in en önemli özelliği ücretsiz olması. Buna sade ve yormayan arayüzünü de eklersek teknik açıdan Final Draft'ten geride ancak fiyat performans açısından (bedava olunca tabi) en iyi senaryo programına erişiyoruz.

Türkçe karakterler söz konusu olduğunda hiç sorun çıkarmaması önemli bir artıyken, artık masaüstü versiyonunun desteklenmemesi ve Celtx Studio adıyla sadece bulut üzerinde çalışan bir programa dönüşmesi eksiği. Zira Celtx Cloud ya da Celtx Studio adlı bu yeni ürünün arayüzü zayıf ve haliyle çevrimdışı olarak çalışmak namümkün. Yine de hala sağdan soldan indirilebilen masaüstü versiyonunun ve sadece senaryo yazacakların işini çok kolaylaştırmasının hatrına popülerliğini uzun bir süre koruyacağa benziyor.

Fiyat: -

Not: 8/10

Scrivener

Scrivener'ın üst menüleri Final Draft'i andırırken şablon seçerek başlangıcı da Celtx'e oldukça yakın. Ancak ne yazık ki pek kullanamayacağınız birçok özelliğe sahip olması ve bunların sürekli göz önünde bulunması herhangi bir artı sunmadığı gibi bir süre sonra yorucu hale gelebiliyor.

Fiyat: Yaklaşık 40 dolar

Not: 6/10

Fade In

Profesyonellerin ikinci tercihi diyebiliriz. Arayüzü ilk anda karışık gelebilir ancak yerleşim iyi, özellikler oldukça yetkin, program kullanışlı. En büyük artısı farklı formatlardan senaryo dönüştürme konusunda belki de en iyi senaryo yazılımı oluşu. Eksiği yok ama fazlası da yok. Final Draft'le fiyat üzerinden de rekabet edebildiğini söylemem gerek.

Fiyat: Yaklaşık 50 dolar

Not: 8/10

Save the Cat!

Blake Snyder'in aynı adlı eserinden, onun dramatik kurgu şablonlarını kullanarak hayat bulmuş bir senaryo programı. Oldukça mekanik yapısına rağmen arayüzü biraz fazla renkli ve yorucu. Yine de yaratıcılığın tıkandığı anlarda sunduğu 15 adımlı yapı modeli gibi numaralar sayesinde yol göstericiliği dikkate değer. Fiyatı oldukça yüksek.

Fiyat: Yaklaşık 100 dolar

Not: 6/10

Highland

Listenin sürprizi belki de. John August’un geliştiriciliğinde, fdx ve pdf’ten senaryo dönüştürmenin mümkün olduğu minimalist, oldukça etkili bir yazılım. Celtx kullanmak istemiyor, Final Draft'e para yetiştiremiyorsanız en uygun çözüm olduğunu söyleyebilirim. İleride sesini daha da duyuracağa ve büyük abilerinin pazar payını sallayacağa benzer.

Fiyat: 30 dolar

Not: 7.5/10

 

Gelelim listede ve yukarıdaki görsel kolajından yer almasını istemediğim isme; Movie Magic Screenwriter!

Arayüzüne bir türlü ısınamadığım, hak ettiğinden fazla övüldüğünü düşündüğüm bir senaryo programı. Final Draft’e karşı hiçbir üstünlüğü olmadığı gibi şablonlar ve ekstra özellikler konusunda geride. Zaten Final Draft'in bir alt sürümü gibi bir his yaratıyor bende. Peki en iyi senaryo programına bu kadar yakın bir yazılıma niye kötü diyorum? Çünkü fiyatı yaklaşık 170 dolar. Benzer özelliklere sahip olduğu ama gerisinde kaldığı FD'den sadece 30 dolar kadar daha ucuz. Dolayısıyla 30 dolar daha verip Final Draft almak ya da o minik fark kadar ödeyip Highland almak daha mantıklı diyebilirim.

 

Sonuç

Senaryo programlarının profesyonel anlamda önemli vakit tasarrufu sağladığını ve görsel olarak etkileyici sonuçlar ürettiğini akıldan çıkarmamak gerek. Bunun yanı sıra yazanın motivasyonunu arttırdığını da düşünüyorum. Düz bir not kağıdına yazmakla Final Draft kullanmak arasında hem profesyonel görünüm hem de senaryo zanaatine dair kazanımlar hususunda önemli farklar var.

Sonuç olarak, senaryo yazımı ile amatör olarak ilgilenenlere Celtx ya da Highland'i, profesyonellere ise Final Draft ve Fade In'i tavsiye ediyorum. Bir sonraki Senaryo 101 yazısında görüşmek üzere!

 

Senaryo 101 etiketini kullanarak ya da aşağıdaki bağlantılardan yazı dizisinin ilk iki bölümüne ulaşabilirsiniz:

Senaryo 101/1

Senaryo 101/2

 

 

Film İçinde Film

Aristo “her dahinin içinde bir tutam delilik bulunur” der. Ünlü heykeltıraş Gaudens ise daha basitçe söylemiş; “Sarımsak turşu için neyse, delilik de sanat için odur.” Bizim hikayemiz de herkesin yüz çevirdiği üç sinemacı gencin dahi olduklarını kanıtlamak için bir deliliğe kalkışmalarını anlatıyor.

Televizyon filmi formatında bir komedi olan yeni proje "Film İçinde Film", Projeler/Sinema bölümüne eklendi.

Senaryo 101/2

Merhaba,

Senaryoya dair genel bir bilgilendirme yaptığım ilk yazının ardından Senaryo 101 dizisinin ikinci bölümünü yayınlamanın vakti geldi. Biçem ve içeriğin öneminden, tamamlayıcılığından bahsetmiştim. İçeriğe çok daha geniş bir alan ayıracağım için önce biçeme dair her şeye değinip geride bırakmak doğru olur diye düşündüm. Bu sebeple bu yazıda bir senaryo kaç sayfa olmalı sorusunu yanıtlayacak, senaryo sayfalarında karşılaştığımız elementlerin neler olup nasıl kullanıldıklarına bakacağız. Dizinin ilk gönderisine şuradan ulaşabilirsiniz:

Senaryo 101/1

Adaptation (2002)

Adaptation (2002)

Senaryo Kaç Sayfa Olmalı?

İdeal bir sinema filmi senaryosu 110 ile 120 sayfa arasında değişkenlik gösterir. Bunun bir sebebi neredeyse tüm öykülerin üç perdeli bir yapıyı takip etmeleri ve perdelerin genelde 30-60-30 sayfa şeklinde bölünmüş olmasıdır. Ancak bu adetin esas nedeni bir filmin yaklaşık iki saat sürmesi ve her senaryo sayfasının yaklaşık bir dakikaya denk düştüğünün kabul edilmesidir. Elbette bu durumun, özellikle yeni öykü anlatım imkanlarıyla birlikte istisnalarla daha sık karşılaştığını söylemeliyim.

Senaryo sayfasındaki yerleşimi itibariyle diyalog ağırlıklı filmler kağıt üzerinde daha uzun görünürler. Aksiyon ya da art-house denebilecek “sanat filmi” senaryoları ise daha az sayfa sayısına sahiptirler. Diyalog ağırlıklı sahneler sayfalarca sürebilirken, bir kovalamaca sekansı perdede uzun sürse de kağıt üzerinde kısa kalacaktır.

Örneğin diyaloğun gücüne inanan senaristlerden Aaron Sorkin’in The Social Network’ü film iki saat sürmesine rağmen 168 sayfa, genellikle tüm filmleri uzun süren Eric Roth’un The Insider’ı ise iki buçuk saat karşılığı 148 sayfadır. Öte yandan Hoeber kardeşler, yaklaşık iki saatlik bir aksiyon filmi olan Red’in senaryosunu 121 sayfada tamamlamışlardır. O halde "bir dakika-bir sayfa" denkliği ancak senaryonun tamamı göz önüne alındığında geçerli kabul edilebilir, filmin özelliğine göre bu kaide geçerliliğini yitirebilir diyebiliriz.

Televizyon söz konusu olduğunda ise durum daha basittir. Televizyon ürünleri her hafta tekrarlanan doğasıyla daha sıkı kalıplar, daha net sınırlar içinde üretildiğinden senaryo sayfası ile bölüm uzunluğu genellikle değişmez ve yakın bir ilişki içindedir. Blacklist’in yayınladığı televizyon standartlarında da değinildiği üzere ABD’deki sektör standartları “bir saatlik dramalar” için 45-63 sayfa, “yarım saatlik komediler” için ise 22-32 sayfa aralığını zorunlu kılar. Bunun tek istisnası yarım saatlik komedilerden tek kamera (New Girl, Curb Your Enthusiasm) değil de çoklu kamera ile çekilenlerin (Friends, Seinfeld) 52 ile 58 sayfa arasında olmasıdır. Sebebi de çoklu kamera ile çekilen senaryolarda her diyalogtan sonra bir değil iki boşluk bırakılmasından kaynaklanır.

Türkiye’ye baktığımızda ise daha karmaşık ve ne yazık ki standarttan uzak bir yapıyla karşılaşıyoruz. Hem şahsi tecrübemde hem de bugüne kadar okuduğum yerli televizyon senaryolarında sayfa sayısının 90 ile 120 arasında değiştiğini gördüm. Ancak biliyoruz ki dizilerimiz neredeyse üç saat sürüyor.

Yerli dizilerin prime-time tabir edilen 20:00-23:00 arası kuşağı kaplayıp özetlerin dahliyle gece yarısına uzanması sebebiyle senaryolar, yönetmen ve yapımın dahliyle ortalama iki buçuk saatlik bir alana yayılıyorlar. Dizilerin neden uzun olduğunu ve bu durumu aşmak için ne gerektiğine dair fikirlerimi başka bir yazıya saklayayım. Ancak sayfa sayısının değişkenlik gösterirken sürelerin aşağı yukarı aynı olmasının sırrı çekimde yatıyor diyebilirim. Dizilerin ritminin düşük oluşunun, her bölümde kolaj bir müzik klibi izlememizin sebebi de bu.

Senaryoda Biçem

Senaryo kaç sayfa olmalı sorusuna yanıt verdikten sonra formata dair kısaca bilgi verip sahne elementlerine geçebiliriz.

Senaryolar Courier fontuyla 12 puntoda, geniş zaman kipiyle yazılırlar. Ancak yerel kalacaksak, örneğin yurtdışında bir yarışmaya katılmıyorsak bunun da istisnaları mevcut. Anlatıyı güzelleştirmek adına geniş zamandan vazgeçmek mümkün. Şimdi senaryo için geliştirilmiş yazılımların otomatik olarak ayarladığı yazım ölçülerini sıralayalım:

Aksiyon/Didaskalya: Soldan 1.5, sağdan 1 inç girintiyle, genişliği 6 inçi aşmayacak şekilde.

Diyalog: Soldan 2.9, sağdan 2.3 inç girintiyle, genişliği 3.3 inçi aşmayacak şekilde.

Karakter Adları: Soldan 4.2, sağdan 1 inç girintiyle, genişliği 3.3 inçi aşmayacak şekilde.

Parantezler: Soldan 3.6, sağdan 2.9 inç girintiyle, genişliği 2 inçi aşmayacak şekilde.

Sahne Geçişleri: Soldan 6 inç, sağdan 1 inç, genişliği 1.5 inçi aşmayacak şekilde.

Koyu, altı çizili ve gereksiz büyük harf kullanımının da evrensel kabullerin dışında kalsa da bazı senaristler tarafından tercih edildiğini görmek mümkün. Tüm bu biçem kurallarına dair akılda tutulması gereken şu ki senaryo okura değil, yönetmen, oyuncu, dekor ve efekt sorumlusu gibi kamera önü ve arkası roller paylaşan kişilere hitaben yazılır. Bu sebeple kolay anlaşılabilir, kolay uygulanabilir, sade, akılcı ve akıcı olması gerekir.

Sahne Elementleri

Dünyanın en yavan örnek sahnesine merhaba deyin:

Yukarıdaki görselde numaralandırılan kısımları açıklarken hem bir senaryo sayfasında görülen elementleri hem de bunların nasıl kullanıldığını hazırladığım kısa sahnede göstereceğim. Bu sahnenin içeriğinden çok biçemiyle ilgilenelim.

1. Bir numarada gördüğümüz satır yabancıların slug-line dediği sahne çizgisidir. Bu kısımda sırasıyla sahnenin geçeceği MEKAN, DEKOR ve ZAMAN görülür. Çekim ve yapım ekibine kamerayı nerede, nereye ve ne zaman yerleştireceklerini anlatmak için kullanılır.

Örnekte görülen İÇ ibaresi kameranın bir iç mekanda konumlanacağını gösterir. Sahnenin dekoru ise bir çalışma odasıdır. Sahnede kullanılacak ışığın tayini için de zaman gün olarak belirtilmiştir. Eğer çalışma odasını pencereden gözetliyor olsaydık mekan işaretçisi DIŞ olacaktı. Senaryoda mekan İÇ, DIŞ ya da İÇ/DIŞ olarak yazılabilir. Örneğin çift sahne yazmak yerine İÇ/DIŞ ifadesini kullanarak yolda giden bir arabayı dışarıdan gösterebilir, daha sonra arabanın içinden devam edebiliriz.

Sahnedeki dekor için iki lokasyon görüyoruz. Melih'in evi belli ki senaryo boyunca daha önce kullandığımız bir alan. Ancak bu kez çalışma odasındayız. Ana mekan ve onun alt mekanını birbirinden nokta ile ayırıyoruz. Kimileri taksim (slash) işaretini de kullanır. O halde sahnenin geçeceği, set ekibinin hazırlaması gereken dekor Melih’in evinin içindeki çalışma odasıdır.

Sahnenin ışığını belirten zaman ifadesi ise gün (gündüz) ya da gece olarak kullanılır. Ancak özel durumlarda, alacakaranlık, şafak vakti, gün batımı gibi ifadeler kullanmak da mümkün. Söylediğim gibi, senaryonun en önemli işlevlerinden biri çekimi kolaylaştırmaktır.

2. İki numaradaki paragraf aksiyon ya da didaskalya olarak adlandırılır. Buraya sahne olayları ve karakter eylemleri yazılır. Geniş zaman kipinde yazılması gerekse de anlatıyı, eserinizin dilini okuyucuya geçirecek şekilde düzenlemenizi tavsiye ediyorum. İnsanlar bu örnek sahnedeki sıradan anlatımı okumak yerine onları yakalayacak bir akıcılık ararlar.

3. Bu bölümde replik sahibi karakterin adı yazılır. Karakter isminin yanında (V.O.) yani voice over ibaresi gördüğünüzde bunun bir dış ses olduğunu anlarsınız. Bu karakterin düşüncelerini ileten iç sesi de olabilir, bir anlatıcının sahne üzerine konuşması da. Daha az kullanılan (O.S.) yani off-screen ibaresi ise konuşan kişinin kameranın çektiği planın dışında olduğunu, sahnede görünmediğini söyler. Örneğin karakteriniz bir odadayken diğer karakteriniz kapının arkasından konuşmaktaysa aradığınız ibare budur.

İsmin hemen altında görülen parantez içinde ise oyuncu için, aksiyon bölümünde belirtmeye gerek duyulmayacak kadar kısa, çabuk yönlendirmeler bulunur. “Fısıltıyla”, “kendi kendine”, “öfkeyle” gibi parantez içi yönlendirmeler oyuncuyu rahatsız edecek sayıda olmamalıdır. Nihayetinde sahnenizde karakterinizi kızdıracak anları anlatmayı başarabilmişseniz duyguyu gösterme işini oyuncuya, oyuncuyu yönetme işini yönetmene bırakmalısınız.

4. Dört numarayla işaretlenen yerde iki ayrı satır halinde aksiyon görüyoruz. Aksiyonu tek paragrafta yazmamanız basitçe iki satır arasında bir kamera hareketi olmasını istediğinizi gösterir. Bunu yapmak için çekim senaryolarında CLOSE ON, ANGLE ON, ZOOM, POV gibi ibareler kullanılırken çekim senaryosu haricinde bu kararları yönetmene bırakmak gerekir. Ancak bu şekilde sunulduğunda, okur rahatsız olmadan kamera hareketini algılayabilir. Bu örnekte kamera önce Melih’in post-itlere uzanıp birini kopardığını gösterecek ardından plan değişecek ve kağıtta “detay” olarak da adlandırılan çekimle karalama gösterilecektir. Yani kamera terimi kullanmadan aklınızdakini kağıda dökmenin yolu yeni satıra geçmek olabilir.

5. Çift tire karakterin sözü biri ya da bir olay yüzünden kesildiğinde repliği kesmede kullanılır.

6. Her ne kadar kurallar harici büyük harf kullanımı hoş görülmese de bugün birçok Batılı ve yerli senarist özellikle sahne içi alışılmadık sesleri, önemli etki yaratacak detayları büyük harfle yazıyor. Burada da halı dövme sesi ile kuş çarpma sesinin birbirine benzemesini istediğimizi ekibe vurgularcasına büyük harf kullandık. Sık yapmamak gerekir diye de not edeyim.

7. Yedi numarada geçiş (transition) elementlerini görüyoruz. Kesme (Cut to:) geçiş seçeneklerinden biridir ve aksi belirtilmedikçe her sahne diğerine kesme ile bağlandığından özel olarak belirtilmesine gerek yoktur. Sahneniz Kararma: (Fade out:, Cut to black:) ya da çözülme (Dissolve to:) ile bitiyorsa uygun geçişleri kullanabilirsiniz.

Aşağıda ise Çınarın Gölgesinde projesi için yazdığım bir sahne var. Ben, tüm bu kuralların ışığında, bazılarını esneterek, bazılarına sıkıca sarılarak şu şekilde yazıyorum ve üzerinde çalıştığım projenin duygusunu dile yansıtmayı seviyorum. Bakalım:

Çınarın Gölgesinde

Senaryo formatına dair öncelikli olarak bilinmesi gerekenler bunlar diyebilirim. Tüm bu kaidelerin, alışkanlıkların sinema/televizyon sektörü için işleri kolaylaştırma, anlatıyı anlaşılır ve akıcı hale getirme amacıyla türetildiğini unutmayalım. Elbette istisnaların, farklı kullanımların görülebildiğini aklımızda tutalım. Bir sonraki Senaryo 101 gönderisinde bu biçem sınırlarını sizler için zahmetsizce hazır eden senaryo yazım programlarından bahsedeceğim. Şimdilik görüşmek üzere, hayatta kalın!

Melih

Boş Zaman Tavsiyeleri

Merhaba,

Çınarın Gölgesinde projesiyle cedelleştiğim yoğun bir haftaydı ama yine de sevdiğim ve sevmediğim şeyler izlemeyi başardım.

Ne İzledim?

Gişede müthiş bir açılış yapmış, aylardır tanıtılan Batman vs Superman: Dawn of Justice (Adaletin Şafağı) filmine eksik kalmamak için gittim. Ancak neredeyse hiçbir beklentim olmamasına rağmen yine de hayalkırıklığına uğratmayı başardı film. Notum 5/10.

Batman/Superman/Wonder Woman

Batman/Superman/Wonder Woman

Yaklaşık 400 milyonluk maliyetiyle özel efektli filmlerin ustası Zack Snyder'ın yönettiği, Chris Terrio (Argo) ve David S. Goyer (Blade, Batman Begins, The Dark Knight) gibi iki yüksek profilli senaristin kaleminden çıkma film gişede ne yaparsa yapsın beyazperdede DC'nin, Marvel'ın yapabildiklerinin yanına yaklaşamayacağının kanıtı gibi. İngilizce plot hole denen senaryo açıklarının kol gezdiği, karakterlerin bir türlü derinleşmediği filmin özellikle son perdesi epilepsi hastalarını öldürebilecek bir efekt zulmünden ibaret. DC ile Marvel'ın ayrıldığı nokta da bu oluyor sanırım. Son Avengers hariç, Marvel para dökülmüş prodüksiyonun yanına karakter ve öykü de koymayı biliyor. DC ise karanlık bir film yapmak için yola çıkarken çok hızlı kamera hareketleri, patlama, ışık ve gürültü karmaşası içinde öyküyü kurban vermiş. Ancak Ben Affleck'in Batman'i olgun Bruce Wayne'i resmeden çizgi filmlere cuk oturmuş, hakkını teslim etmeliyim.

Filmle ilgili bir diğer rahatsızlığım ise gelecek DC karakterlerinin neredeyse zorla filmin içine sokulduğu, reklam kuşağı gibi duran sahnelerdi. Aqua Man evet, Flash'tan ise hiç umudum yok. Ancak bu noktada Marvel'ın sinemada DC'ye kurduğu (ki DC belli ki kamera arkasındaki Snyder, Terrio, Goyer üçlüsüyle filmlerine devam edecek) üstünlüğün televizyon söz konusu olduğunda el değiştirdiğini düşünüyorum. Zira DareDevil'ı bir kenaray ayırarak, Flash, Gotham ve Arrow dizileri rakibin işlerinden daha başarılı.

Bu hafta severek izlediğim yapım ise TRT 1'de denk geldiğim Baba Candır adlı dizi oldu. Elbette Kore uyarlaması. Uyarlama senaryo Tayfun Güneyer'e ait. Kore uyarlamalarının neden tuttuğuna dair birkaç sözüm var ama başka bir yazıya saklayayım. Elbette Baba Candır da yerli dizilerin ortak problemi uzunluktan muzdarip ancak çoğu sahnesinde güldürmeyi ya da gülümsetmeyi başardı. Aslan payını her daim komik olmayı başaran Uraz Kaygılaroğlu'na teslim ediyorum. Müthiş. Melis Tüzüngüç de dizinin diğer dünyasını çekip çeviriyor. Yerli dizi sevenlere tavsiye ediyorum.

Nereye Gitmeli?

Malum, 35. İstanbul Film Festivali yaklaştı, biletler de satışa çıktı. İKSV sağ olsun, 7-17 Nisan tarihleri arasında izleyecek birçok güzel filmimiz var. Ben de biraz bakındım, kendime ve size tavsiye edebileceğim birkaç film seçtim. 11 Dakika, İblis ve Midnight Special'a gitmeyi düşünüyorum. Biletler için tıklayın.

Duyuru!

TSL nam-ı diğer The Script Lab, senaryo ile ilgilenenler için belki de en derli toplu internet kaynağı. Daha önce TRT TV Filmleri projesi kapsamında TRT ile işbirliği yaptıklarını da hatırlıyorum. Benim de şahsen pek sevdiğim, ara ara buradan yayınladıkları e-kitapları da paylaşacağım bu güzel insanlar şimdi TSL University adı altında bir internet girişimi daha başlatıyorlar. Amaçları çok cüzi fiyatlara, herkesin ulaşabileceği çevrimiçi eğitimler, e-atölyeler ve dersler sunmak. Şimdi bu hayallerini geçrekleştirebilmek için yardıma ihtiyaç duyuyorlar ve bir KickStarter projesi başlattılar. Ben sıramı savdım, desteğimi verdim, şimdi sizden ricam elinizden geldiğince projeyi desteklemeniz. Projeye destek olmak için aşağıdaki görsele tıklayarak KickStarter kampanya sayfasına ulaşabilirsiniz:

TSL University KickStarter Kampanyası

TSL University KickStarter Kampanyası

Haftaya yeni ofise taşınıyorum. Görüşmek üzere, hayatta kalın.

Melih