Boş Zaman Tavsiyeleri

Merhaba! Bu hafta bir film, bir de kitap önereceğim. Oscar takipçileri için geç kalmış sayılsam da halihazırda vizyonda olan Brooklyn mevzubahis filmimiz. Kitabımızın adı ise Profesyonel Dizi Yazarlığı.

Brooklyn

Brooklyn (2015)

Brooklyn (2015)

Brooklyn'i izlemeye giderken, sinopsisten okuduğum kadarıyla kafamda şöyle kurmuştum; "ritmi düşük, sıkıcı bir öykü ama kesin şiir gibi görsellik vardır şimdi bunda". İyi anlamda yanıldığımı söyleyebilirim. 2016 Akademi Ödülleri'nde En İyi Uyarlama Senaryo dahil üç dalda aday olan filmin başrolünde (bir önceki işimde istenen bir senaryo hasebiyle haşır neşir olduğum nefis film) Hanna ile yıldızı parlayan, The Grand Budapest Hotel'den de hatırlayacağınız Saoirse Ronan var. John Crowley'nin yönettiği film Colm Toibin'in romanından uyarlanmış. Kitabı senaryoya uyarlayan isim ise önyargılı gittiğim filmde iyi anlamda yanılmamın asıl sebebi herhalde; büyük yazar, büyük senarist Nick Hornby.

Şu sıralar Hornby ile memnun olduğum bir mesai içindeyiz aslında. Slam'i yeniden okuduğum şu günlerde, Hornby'nin kısa öyküsünden uyarlanan tiyatro oyunu Bunu Ben De Yaparım'a bayıldığımızdan bahsetmiştim. Şimdi de Brooklyn ile bir kez daha onun kaleminden çıkma bir senaryoyu severek izledim. Ucunu kolaylıkla kaçırabileceği geniş bir yolculuğu evcilleştirmeyi başarmış Hornby.

Nick Hornby

Nick Hornby

Senaryo ve elbette film, rahmetlik Blake Snyder'in kategorizasyonunu anarsak bir Rite of Passage filmi. Rite of Passage talaşlı bir çeviri ile Geçiş Töreni demek. Snyder tüm film öykülerinin on kategoriden birine dahil olduğunu savunur. Geçiş Töreni de bu kategorilerden biri. Bir çocuğun ergenlikten çıkışı, bir hovardanın evlenmeye karar vermesi, bir gezginin Uzakdoğu'ya ruhani yolculuğu gibi öyküler hep karakterlerin hayatlarındaki büyük bir dönüm noktasını ve bu eşiği aşarken yaşadıklarını anlatır. İşte Brooklyn'de de Saoirse Ronan'ın karakterinin küçük bir İrlanda kasabasından ABD'ye gidişini ve burada genç, kırılgan ve taşralı bir kızdan ayakları üstünde durmayı becerebilen, kafa karışıklıklarıyla bezeli olsa da nihayet kendi kararlarını verebilen bir genç kadına dönüşümünü izliyoruz.

İkinci perdede ritmini bir miktar kaybederek dağılsa da kesinlikle vasatın üzerindeki bu çok uluslu filmde, Johnny Depp'in gençliğini andıran Emory Cohen ve Domhnall Gleeson da güzel iş çıkarmış. Film, baş karakterinin dönüşümünü anlatırken aynı zamanda tek bir cümlesiyle çok büyük bir söz söylemeyi de başarıyor. Eilis (Ronan) kendisini yalanını ortaya çıkarmakla tehdit eden eski patronuna taşra kötülüğünü yüzüne vurarak cevap veriyor. "Bu kasabanın nasıl bir yer olduğunu unutmuşum" diyor Eilis. Bazı insanların belli bir sebep bile olmadan, sadece herkesin kendileri gibi mutsuz olmasını isteyen bir taşra kötülüğünü barındırabileceğini hatırlatıyor hepimize. 

Sıkıcı olmayan, zaman zaman Eilis'in kafa karışıklığından rahatsız olabileceğiniz, hatta üstte bahsettiğim gibi sebepsiz bir kötülükle onun cezasız kalmamasını isterken kendinizi yakalayıp sorgulayabileceğiniz bir film. Ancak ilk tahminimin aksine öyle majestik, insanı yakalayan büyük planlar, görüntü yönetmenliği gösterisi olmadığını da söyleyeyim. Uzun lafın kısası, tavsiye ediyorum.

Profesyonel Dizi Yazarlığı

Gelelim kitabımıza... İçeriden, aslında oldukça mesleki ama bir o kadar da sıkıcı durmamayı başaran bir kitap yazmış Gülden Çakır. Adı "Profesyonel Dizi Yazarlığı". Kimse alınmasın, darılmasın ama yüzde doksanı çöpten ibaret Türkçe senaryo yazarlığı kitapları ve bırakın birine öğretmeyi kendileri teorik senaryo altyapısına sahip olmayan, çağın kırk yıl gerisine hapsolmuş yazarlar arasında Çakır'ın kitabı ışıl ışıl parlıyor.

Profesyonel Dizi Yazarlığı (Gülden Çakır)

Profesyonel Dizi Yazarlığı (Gülden Çakır)

Gülden Çakır senaryo asistanlığından yetişme, Hırsız Polis başta olmak üzere birçok dizide senarist olarak görev almış, halen senaryo dersleri de veren bir kalem. Kitabının başarısı ise kapsayıcı ve isabetli teorik bilgiler sunmasının yanında McKee'den Trottier'e, Field'den Mamet'e kadarki alıntıları ve neden bahsettiğini bildiği aşikar hali. Bilhassa Çatışma ve Üç Perdeli Yapı ile ilgili bölüm çok tatmin edici. Buna bir de yazarın yerli dizi sektöründeki tartışmasız tecrübesi eklenince kitap en iyi yerli senaryo kitaplarından biri oluvermiş.

Alt başlığı olan "Senaryo Kuramı, Pratik ve Deneyimler" sözünün hakkını veren "Profesyonel Dizi Yazarlığı" adlı bu kitabı, hem senaryoya ilgi duyan heveslilere hem de halihazırda bu işi profesyonel olarak yapan herkese tavsiye ediyorum.

Bir sonraki gönderide görüşmek üzere! Şimdiden iyi tatiller.