sergi

Boş Zaman Tavsiyeleri

Merhaba,

Şu sıralar bir basılı katalog için çalışmanın yanı sıra vaktimi iyi değerlendirme fırsatı da buldum. Lezzetli yerinden sizler için de keseyim dedim:

Nereye Gittim?

Serginin ilk gününde Pitoresk İstanbul'u ziyaret etme fırsatı bulduk. Seyyahlar 200 Yıl Sonra İstanbul'da Buluşuyor sloganıyla Denizcilik Müzesi'nde açılan sergiyi siz de 12 Mart-22 Mayıs arasında gezebilirsiniz. Biz, eski İstanbul manzaralarını, mimari güzelliklerini ne yazık ki ancak Avrupalı gezginlerin fırçasından ve kaleminden görebildiğimizi öğrendik. Hem çerçevelerinde hem de dev perdeler üzerinde bu ressamların eserlerinin animasyon ve yeşil perdeyle hayat bulduğunu gördük. Ben bilhassa Ayvazovski'nin masalsılığını, Melling'in gerçekçi detaycılığını çok sevdim. Eserler ve Akbar'ın eşlik eden müzikleri etkiyi artırıyor. Kesinlikle gidin görün diyorum.

Not: Pitoresk TDK'ya göre resimsi demek, resmetmeye layık görünüşler demek daha doğru geldi.

Ne Okudum?

Uzun zamandır kütüphanemde yatan bir kitaba, Sadık Hidayet'in Kör Baykuş'una başladım sonunda. İran edebiyatının en önemli isimlerinden olan Hidayet'in Kör Baykuş'u, yine Behçet Necatigil çevirisiyle ancak bu kez Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkmıştı.

Ne İzledim?

Yapımcıları arasında J.J. Abrams'ın da bulunduğu bir Stephen King uyarlaması olan 11.22.63 adlı mini diziye başladım. Stephen King'in bizzat senarist olarak yer aldığı eseri televizyona uyarlayan ise Bridget Carpenter. Kısaca, James Franco'nun canlandırdığı öğretmen Jake Epping karakteri bir zaman yolculuğu sonucu geçmişe gider. Yolculuğun amacı Kennedy suikastını engellemektir ancak hem Epping'i bekleyen tehlikeler hem de zamanın kendisi bu büyük değişime direnç gösterir.

İlk bölümü özel bölüm olup iki saat sürdüğünden insana yerli dizi izliyormuş hissi verse de sonradan açılan, kimsenin yüzünü kara çıkarmayan bir iş olmuş diyebilirim. Dönemin resmedilişi, Franco ve Gadon özellikle iyi.

8/10

 

İyiler bunlar ancak bir de beğenmediğim iş var. Omen gibi bir sinema efsanesinin ilk filminin devamını niteliğinde uyarlanan Damien, ilk bölümü itibariyle tam bir hayalkırıklığıydı. Açılış sekansında, set up tabir ettiğimiz dünyayı kurma/tanıtma bölümündeki siyasi propaganda, Holywood'un bugüne dek propaganda konusundaki başarısı göz önüne alındığında oldukça çiğ kalmış diyebilirim. Bölümün devamında da senaryonun bilhassa ikinci perde boyunca hiç yükselmeyen ritmi, korku elementinin neredeyse hiç işlememesi diziyi "izlemeye değmez" listeme yollayıverdi.

Herkese güzel bir haftasonu diliyorum,


Melih