Senaryo ve elbette film, rahmetlik Blake Snyder'in kategorizasyonunu anarsak bir Rite of Passage filmi. Rite of Passage talaşlı bir çeviri ile Geçiş Töreni demek. Snyder tüm film öykülerinin on kategoriden birine dahil olduğunu savunur. Geçiş Töreni de bu kategorilerden biri. Bir çocuğun ergenlikten çıkışı, bir hovardanın evlenmeye karar vermesi, bir gezginin Uzakdoğu'ya ruhani yolculuğu gibi öyküler hep karakterlerin hayatlarındaki büyük bir dönüm noktasını ve bu eşiği aşarken yaşadıklarını anlatır. İşte Brooklyn'de de Saoirse Ronan'ın karakterinin küçük bir İrlanda kasabasından ABD'ye gidişini ve burada genç, kırılgan ve taşralı bir kızdan ayakları üstünde durmayı becerebilen, kafa karışıklıklarıyla bezeli olsa da nihayet kendi kararlarını verebilen bir genç kadına dönüşümünü izliyoruz.
İkinci perdede ritmini bir miktar kaybederek dağılsa da kesinlikle vasatın üzerindeki bu çok uluslu filmde, Johnny Depp'in gençliğini andıran Emory Cohen ve Domhnall Gleeson da güzel iş çıkarmış. Film, baş karakterinin dönüşümünü anlatırken aynı zamanda tek bir cümlesiyle çok büyük bir söz söylemeyi de başarıyor. Eilis (Ronan) kendisini yalanını ortaya çıkarmakla tehdit eden eski patronuna taşra kötülüğünü yüzüne vurarak cevap veriyor. "Bu kasabanın nasıl bir yer olduğunu unutmuşum" diyor Eilis. Bazı insanların belli bir sebep bile olmadan, sadece herkesin kendileri gibi mutsuz olmasını isteyen bir taşra kötülüğünü barındırabileceğini hatırlatıyor hepimize.
Sıkıcı olmayan, zaman zaman Eilis'in kafa karışıklığından rahatsız olabileceğiniz, hatta üstte bahsettiğim gibi sebepsiz bir kötülükle onun cezasız kalmamasını isterken kendinizi yakalayıp sorgulayabileceğiniz bir film. Ancak ilk tahminimin aksine öyle majestik, insanı yakalayan büyük planlar, görüntü yönetmenliği gösterisi olmadığını da söyleyeyim. Uzun lafın kısası, tavsiye ediyorum.
Profesyonel Dizi Yazarlığı
Gelelim kitabımıza... İçeriden, aslında oldukça mesleki ama bir o kadar da sıkıcı durmamayı başaran bir kitap yazmış Gülden Çakır. Adı "Profesyonel Dizi Yazarlığı". Kimse alınmasın, darılmasın ama yüzde doksanı çöpten ibaret Türkçe senaryo yazarlığı kitapları ve bırakın birine öğretmeyi kendileri teorik senaryo altyapısına sahip olmayan, çağın kırk yıl gerisine hapsolmuş yazarlar arasında Çakır'ın kitabı ışıl ışıl parlıyor.